Merhaba, hayatımın çok ilginç bir noktasındayım. Kendi kendime sanki her an her şey olabilir ve hiç bir şey olmaya da bilir ikileminde gidip geliyorum. Yaşamayı seviyorum, içimde sınırsız bir sevgi ve istek var ancak hayatımın ellerimden kayıp gitmesini de istemiyorum. Netice itibariyle bu nedenlerin de etkisiyle şuan yalnızca yazmaya değer olan şeylerden bahsetmek için buradayım.
Bu 3 ay içerisinde çok eser okuma, çok dinleme ve çok izleme şansım oldu, ayrıca arkadaşlarımla minik bir Eskişehir gezisi gerçekleştirdik. Soğuk, rüzgar, kar hepsi bir aradaydı, üstelik gezmek istediğimiz müzeler de kapalıydı ama yine de eve çok güzel hislerle döndüm. Ardından gelen hafta sonu yasakları ise hiç bir şeyi ertelememem gerektiğini bir kez daha anlamamı sağladı.
|Okuduklarım|
•İnanalım Soğuk Mevsimin
Başlangıcına, Furuğ Ferruhzad
Modern
İran şiirinin en önemli şairlerinden biri olan Furuğ Ferruhzad, şiir, aşk ve
özgürlük mücadelesi ile geçen 32 yıllık ömrüne biri ölümünden sonra yayımlanmak
üzere 5 şiir kitabı ve birçok kısa belgesel film sığdırdı. Modern İran
Sineması’nın temellerinin atılmasında ciddi katkıda bulunan Furuğ, ataerkil
düzene başkaldıran güçlü bir şahsiyet. Kitabın içindeki şiirler duygusunu
yüreğime yansıtan satırlara sahipti. Okuduğum ilk kitabı bu oldu, ancak
kesinlikle son olmayacak diyebilirim.
Ayrıca
yönetmenliğini Furuğ' un yaptığı cüzzam konulu kısa film olan Ev Karadır da
tavsiyemdir.
•İvan İlyiç'in Ölümü, Lev Nikolayeviç Tolstoy
Bu eserde Tolstoy öncesi ve sonrası ile ölümü gözler önüne sermiş; cenaze haberini duyunca terfi edeceği için sevinen iş arkadaşları, ölüm döşeğindeki kişiden rahatsızlık duyan ev halkı ve bunun ıstırabına rağmen ölmek istemeyen İvan İlyiç...
Kısacası 70 sayfada ne yazılabilirse yazılmış bu kitapta, okuyun okutun efendim.
•Mahalle Kahvesi, Sait Faik
Abasıyanık
Sait
Faik okumayı seviyorum, başucu kitabı niteliğinde uykudan önce bir öykü
okuyorum ve huzurlu uyuyorum. Sait Faik ile arkadaş olduğunu yazan Mina Urgan
kitabında; "Yazabileceği daha nice öyküler varken, Sait Faik' in 1954' de
daha altmışını tamamlamadan, iyice yaşlanmadan ölmesi bana büyük acı
verdi." demiştir.
Öykü
derlemelerinden oluşan bir sürü kitap yazmıştır ömrü boyunca ve öykülerinin
kahramanları sokakta karşılaşabileceğiniz türden insanlar olunca okumanın da
ayrı bir keyfi olur.
Tanımayı ve oturup bir çay içebilmeyi istediğim yazarlardan olan Sait Faik, öykü okumaya nerden başlayacağım diyenlere göstereceğim ilk adres olur.
•Kör Baykuş, Sâdık Hidayet
Philippe Soupault'nun 'Yirminci yüzyılın düşlemsel edebiyatında bir başyapıt', Andre Breton'un ise 'Başyapıt diye bir şey varsa o da budur' sözleriyle nitelediği roman, Doğu’nun Kafka’sı olarak bilinen Sadık Hidayet’in başyapıtıdır. Modern İran edebiyatının kurucularından biri olan yazarın bu eseri her bir sayfası kısa öyküden oluşmuş gibidir. Kendi deyişiyle ‘’özenle hesaplanmış, net, bilinçli etkilerle dolu’’ Kör Baykuş, yazarın yoğun düş dünyasından oluştuğu için konusunun anlatılması mümkün olmayan kitaplardan biridir. İmgeler, çeşitli ruhsal bunalımlar, ölüm ve karanlık kitabı çevreleyen başlıca olaylardır.
|İzlediklerim|
'İnsanız en nihayetinde' derler ya, işte bu belgeselin konusu da o insan. İnsan ne yaşar, insan neye üzülür, insan neye sabreder bu sorulara dünyanın farklı yerlerinden insanlar cevap vermiş bize de izleyip insanlığımızın tekrar farkına varmak düşmüş. Belgesel sevenlere tavsiyemdir.
Persepolis, 1970'lerde çocuk olan Marjane ve ailesinin hayatını, toplumsal hayatın değişimini, o dönem İran'da yaşanan devrim ve sonrasında başlayan İran-Irak Savaşı çerçevesinde anlatır. Yeni baskıcı rejim altında yaşamanın zorluğu, kadınlara karşı uygulanan aşırı baskı, kanunsuz tutuklamalar, yargısız infazlar bu çizgi romanda bir kadın bakışıyla ustaca gözler önüne serilmiş.
Farklı bir konuyu ele aldığı için dikkatimi çeken Kağıttan Hayatlar' ı çıkar çıkmaz izledim, eksi yönleri olmasına rağmen son zamanlarda izlediğim en iyi Türk filmlerinden biriydi. Beklentim daha çok sürekli rastladığımız o insanların hayat hikayelerini izleme yönünde olsa da bir kişi üzerinden ilerleyen dram yüklü bir filmdi. Oyuncular başarılıydı, film sürükleyiciydi, ayrıca bir noktadan sonra tahmin edilebilir olmasına rağmen sonu da etkileyiciydi.
Park Ailesi ve Kim Ailesi' nin akıllıca birleşmelerini konu alan Parazit filminde, her ne kadar tuhaf olaylar meydana gelse de bir şekilde mantık çerçevesinde ilerliyor. Aldığı bir çok ödülü hak eden bu film hakkında ne söylemeliyim kestiremiyorum ancak gerçekten iyi bir kurgu izlemek istiyorum diyorsanız doğru adrestesiniz derim.
İlk olarak kuzenimin tavsiyesi ile izlediğim iki sezonluk, saçma sapan olayların yaşandığı The End of the F***ing World' ü anlatayım. Charles Forsman’ ın çizgi romanından uyarlanan dizi, aynı yaşlarda iki lise öğrencisinin aldıkları mantıksız kararlar neticesinde başlarından geçen olayları anlatıyor, gençlik dizisi diyerek izlemek istemeyenler olacaktır ancak kesinlikle epey keyifli zaman geçireceğiniz garantisini veririm.
Bu süreçte Gain isimli yeni Türk dizi izleme platformunu tükettim, ortalama 10-15 dakika gibi sürelere sahip diziler, belgeseller ve birçok filmin bulunduğu platformda benim favorim şuan için Terapist oldu. Psikolojik gerilim tarzındaki mini dizi, terapist Çetin ve her biri birbirinden farklı sendromlara sahip danışanları arasında geçiyor. Hakkında fazla bir şey söyleyip tat kaçırmak istemem ancak polisiye ve psikoloji sevenlere tavsiyemdir.
Bir diğer tavsiyem ise yakında mezun olacağım bölümün bana verdiği yetkiye de dayanarak tarih severlere olacak. 2009 yılında NTV' de yayınlanmış olan İlber Ortaylı ile Tarih Dersleri isimli programı bazı notlar da alarak keyifle seyrettim. Birçok bölge tarihinin yanı sıra Yahudilik, Harf Devrimi ya da İstanbul' un Fethi gibi geniş konulara değinen programı Tarihin Şifreleri Youtube kanalından izleyebilirsiniz.
Bir diğer tavsiyem ise Uyumsuz filmi benzeri bir konuya sahip olan %3 dizisi, dizide yoksul bir dünyada yaşayan gençlere uygulanan testler neticesinde içlerinden %3 lük bir kısmın başarıya ulaşarak cennet gibi tanımlanan dünyaya geçmeleri konu ediniyor. Tabii ki bu sisteme karşı çıkan, destekleyen ya da tarafsız kalmayı tercih eden birçok kesim mevcut. İzleyip siz de o dünyadan biri olun ve tarafınızı seçin derim.
Gerçek olaylara dayanan Netflix mini dizisi olan When They See Us, 19 Nisan 1989 tarihinde Central Park’ta gerçekleşen bir tecavüz olayından dolayı haksız yere suçlanan beş gencin hikayesini anlatıyor. Central Park beşlisi olarak anılan bu gençlerin yaşadıkları sizi derinden sarsacak, kendinizi bu insanların ten renklerinden dolayı yaşadıkları ırkçılığın sona eremiyor oluşunun nedenlerini sorgularken bulacaksınız.
Son olarak belirtmek isterim ki, yukarıda bahsettiğim diziler tamamen sona ermiş diziler olup gelecek sezon bekleme sıkıntınızı ortadan kaldıracaktır.
Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder